Sevdiklerimize dair her şey...

Çocuk ve Boşanma

Arka planda kavga etmiş anne-baba ve önde üzgün duran bir kız çocuğu

Boşanmanın çocuk üzerine psikolojik etkileri nelerdir? Çocuğun boşanmadan etkilenmemesi mümkün mü? Çocuğun boşanmadan en az etkilenmesi için ne yapılmalıdır? Sorularınızın cevapları bu yazıda...

İnsanlar birbirini sevip birlikte olmak isteyince fazla ilerisini düşünmeden evleniyor ve yine artık sevmeyip birlikte olmak istemeyince kimse kimseyi çekmek istemiyor ve boşanıyor.

Bu yüzyılda görücü usulü evlilikler yok, vefakâr yüreğine taş basan kadınlar, mutsuz ama mağrur erkekler, kaprisli eşlerinin nörotik ihtiyaçlarını doyuran, özverili alttan alan kişiler yok. Kadınlar daha akıllı ve kariyer sahibi. Fakat kadınların bu kadar çalıştığı kurumlarda kreş ve okul öncesi bakım yerleri yok. Kimse hak etmediği kötü muameleyi yaşamak istemiyor. Ekonomik krizlerde, hastalıklarda, yeni doğan çocuğun bakımında, aileleri koruyan büyük ailelerin desteği hissedilmiyor, eşleri destekleyen aile dostları, çocuklara göz-kulak olan komşu teyzeler, sosyal doyumun yaşandığı sıcak güvenli ortamlar yok. Herkes koş-koş yaşıyor, yoruluyor ve karşı tarafı doyuracak enerjimiz yok. Trafik, tüketim, yalnızlık ve paylaşımların azalması, güvensizlik, anlık keyif ve rahatlama yaşama ihtiyacı, sıkıntı kaldıramama, alkol ve kişisel uyuşturucular (TV, bilgisayar oyunları, internet), giderek artan toplumun değil bireyin mutluluğunu önemseyen bir dünyada, evliliğin dengesi ve ötekini düşünebilmek ve çocuk yetiştirmek. Bu toplumsal evrimin olumlu ve olumsuz yönleri yanında baş edilmesi gereken yeni bir süreçte boşanmış aileler ve çocuklarının var oluşudur.

Çocuklarımız kaç yaşında olursa olsun boşanma, başlarına gelebilecek en sarsıcı olaylardan biridir. Boşanma var olan düzenin, geleceklerini etkileyecek şekilde farklılaşacağı, bilinmeyen bir dizi değişikliğin başlangıcı demektir. Boşanmış ailenin çocuğu olmak mutlaka zedelenmiş olmak değildir. Değişiklikler çocuğun ve ebeveynlerin yararına da olsa aşılması gereken ciddi bir krizdir.

Anne ve babanın ayrılığı nasıl yaşadığı, evliliklerinin bitme sebepleri konusunda ukdeleri olmaması, boşanma sonrası hayatlarını nasıl sürdürdükleri ve çocukları ile ilişkilerini düzenleme kapasiteleri boşanmanın olası zedeleyici potansiyelini etkileyecektir.

Anne ve babalar için bu çok zor bir dönemdir. Ayrılıklar fazlasıyla inciticidir. Öfke, aldatılma, suçluluk duyguları, gelecek korkusu, kendi depresyonları, yalnızlık, tek başına hayatla baş edebilmek, kendi güvenini kaybetme, kin, haksızlığa uğramışlık duyguları, yeni ev kurmak için harcanacak para, zaman, enerji ve her şeye alışma ve kabul etme süreci sırasında çocuklarına daha fazla ilgi göstermek ve tutarlı olabilmek.

Boşanırken çocuğu zedelemeden hareket etmenin bir reçetesi yok, gönlün bir ilacı da yok. Bu yaşanması gereken bir krizdir. “Ön tekerlek nereye giderse arka tekerlek onu takip eder.” Fakat ön tekerlekler ayrılınca çocuklar için yetişkinlerin tam sorumluluğu olarak onlar için en uygun yolu çizmeleri gerekir. Kocalık ve karılıktan boşanabiliriz ama anne ve babalığımız sonsuza kadar sürecektir.

Öncelikle boşanmak gerektiğine kendimiz inanmalıyız ki çocuğumuza bunu bildirelim. “baban bizi sorumsuzca terk etti” dersek “anneni seviyorum, elimden geleni yaptım ama yaranamıyorum” diye dert yanarsak çocuğa “ayrılmamız gerekmiyor, ben istemiyorum, hatta mümkünse sen bizi bir arada tutsan” demiş oluruz. Ayrılma sırasında çocuğun düzeninin planlanması onun kime kalacağının bir buzdolabı veya televizyon gibi düşünülmemesi gerekir.

Toplumun evrimsel süreci içinde çıkan yeni sorunların en önemlisi çocuklarımızın geleceğinin düzenlenmesidir. Mutlaka tek ebeveynle yaşayan çocuğun yaşına uygun güvenli bakılacağı yuvalar, etüt merkezleri, oyun alanları işverenlerce ve kurumlarca oluşturulmalıdır. Ayrılan eşlerin düzenli ve uygun nafakayı verip vermediği çocuğa ayırdığı zaman ve o sıra yaptıkları denetlenmeli, aile mahkemeleri daha sistemli ve önce çocuğu koruyucu tutumları benimsemelidir. “Boşanmış aile çocuğu” diye çocuklar etiketlendirilmeyip yaşattığı sorunlar doğal ve önlenemez süreçler olarak görülmemelidir. Boşanma sürecindeki aileler için gerekirse danışmanlık alacakları uzmanlar sağlık güvencesi kapsamına alınmalı koruyucu ruh sağlığı hizmetleri bu riskli kriz dönemlerinde mutlaka kullanılmalıdır. Acilen kanunlarımız düzenlenirken uygun eğitim ve donanım almış uzman alt yapısı oluşturulmalıdır. Toplum olarak bu basit koruyucu ruh sağlığı girişimi için politikacılar yönlendirilmelidir.

Etrafımıza bakarsak ne kadar çok boşanmış ama evli çift, ne kadar çok ailesi ayrı yaşayan çocuk, boşanmış arkadaş ve akraba göreceğiz.

Bu yazıyı paylaş

Yazar

Uzm. Dr. Leyla Benkurt Alkaş

Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi

İstanbul’da 1967 yılında doğan Uzm. Dr. Leyla Alkaş, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1990 senesinde mezun olmuş, ardından 1996 yılında yine İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları bölümündeki uzmanlık eğitimi tamamlayarak uzman doktor olmuştur. Mezuniyetinden itibaren 2006 yılına kadar Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde çalıştıktan sonra, 2006 yılından beridir de Memorial Şişli Hastanesi’nde Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı olarak çalışmaktadır.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


linkedin facebook pinterest youtube rss twitter instagram facebook-blank rss-blank linkedin-blank pinterest youtube twitter instagram