Sevdiklerimize dair her şey...

Çocuk Psikiyatrı Gözüyle İştahsızlık ve Beslenme Sorunları

Önündeki yemeğe yüzünü buruşturan bir çocuk

İştahsız çocuk yazı serimizin bu bölümünde çocuk psikiyatrisi uzmanı gözüyle bu konuyu değerlendiriyoruz.

Beslenme yaşamın ilk saatlerinden itibaren kazanılan çok önemli bir ilişki ve etkileşim deneyimi olarak bebeğin duygusal, zeka işlevleri ve sosyal-dil gelişimine etki eder. Kaliteli ve yeterli bir beslenme etkileşimi bebeğin gelişimini önemli etkilerken annesine veya bakım verene güvenli bir bağlanma geliştirmesini sağlar. Güvenli bağlanma geliştirebilen çocuklar, başkalarından sağlıklı ayrılma yetisini kazanarak kendi bireyselliğini kazanabilirler. Anne-çocuk arasında sorumluluk yemek ile paylaşılır. Anne uygun gıdayı ve sunumu yapmakla, çocuk da yeterli yemekle sorumludur.

Bebekler, yiyebilme yetisiyle ve yemeğe istekli doğarlar. İçgüdüsel olarak emerler ve gıda alırlar. Yapısal özelliklerine, besinin kalori durumuna vücudun gereksinimine göre aldıkları besinin miktarını kendileri belirleyebilirler. Beslenme, çocukla annesi arasında sorumluluğun paylaşılmasını gerektirir. Anne çocuğu yemesi için uygun gıdayı ve beslenme ortamını sağlarken ve öğünler arası olumlu davranışları sürdürürken, aynı zamanda nasıl ve ne kadar yiyeceği konusunda izin verici olmalıdır. Böyle bir ortam ve sınır koyma her çocuğun gıdayı kabulü ve beslenmeye ilişkin sosyal davranışları öğrenmesi için gereklidir. Beslenme alışkanlığı gelişimi için, çocuk beslenme öğünlerinde düzenli ve güven verici sunuşlarla desteklenmelidir. Aksi taktirde ebeveyn çocuk ilişkisinde, sadece beslenme konusunda değil diğer konularda da çocuklarda düzen kuramama, sınır koyamama ve davranış sorunları şaşırtıcı şekilde ortaya çıkacaktır.

Normal Çocukta Beslenme

Aileler beslenme sırasında karşılıklı nasıl iletişim kuracaklarını öğrenmek isterler. Çocuğun acıktığı, doyduğu, yeterince beslenip beslenmediğini nasıl anlayacağı hakkında danışmanlık alabilirler. Çocuklar doğduklarından itibaren pasif yiyiciler değildir. Tatlıyı tanırlar, ekşi, acı, tuzlu duyumları hızla gelişir ve tat konusunda tercihleri olabilir. Daha baştan çocuğun yeme konusunda yeme becerileri, tatları ayırt etme yeteneği ve yiyecek tercihleri olabileceğini bilmek yanında acıkma, doyma, ihtiyacı kadar ve çeşitten yeme yetileri olduğunu bilmek ve buna saygı göstermek gerekir. Çocuğun doygunluk hislerini, gereksinimlerini ne kadarına ve nasıl izin vereceklerini çocukla diyalogları sırasında anne-baba keşfedecektir.

  • Bebekle sağlıklı beslenmeyi oluştururken şunlara dikkat etmek gerekir.
  • Bebek istediğinde besleyebilme
  • Bebeği yaşına uygun olarak uygun koşulda ve biçimde gıda verenle yüz yüze tutma
  • Bebeğin kaşığı görmesini sağlama
  • Bebek ve beslenmeyle ilgili olma fakat çocuğun dikkatini aşırı dağıtmama
  • Yumuşak ve cesaretlendirici konuşma
  • Bebeğin besini alması için ağzını açmasını bekleme
  • Bebeğin gıdaya dokunmasına ve parmaklarıyla yemesine izin verme
  • Çocuk büyüyüp hazır oldukça kendi kendine yemesine izin verme
  • Beslenme sırasında yanında oturma fakat ona engel olmadan eşlik etme
  • Çocuğun hangi hızla yiyeceğine müdahale etmeme
  • Çocuğun gıda tercihine saygı duyma
  • Çocuğun ne kadar yiyeceğine kendi karar vermesine olanak tanıma
  • Çocuğun değişik ve yeni gıdaya karşı gösterdiği endişeye saygı duyma
  • Tüm Çocukların Yeme Davranışını Başaracağını Hatırda Tutma

Hasta ve Özürlü Çocukta Beslenme

Prematüre doğan çocuklar, doğuştan kap hastalığı olanlar, damak-dudak gelişim sorunu olanlar, zor doğum, kordon dolanması, oksijensiz kalma, kan değiştirmeyi gerektirecek sarılıklar, enfeksiyonlar gibi sebeplerle yoğun bakım üniteleri-kuvözde kalmış yüksek risk taşıyan çocuklar ağızdan beslenme güçlüğünün gözlendiği andan itibaren tam veya kısmi bir gıda desteğine ihtiyaç duyarlar. Serum, nazogastrik sonda kullanılabilir. Yemek zamanında, çocuk tüple ya da kısmen ağızdan besleniyor olsa da anne veya bakım veren yakını yanında olur, çocukla yumuşak bir ses tonuyla iletişim kurar Tüple besleniyorsa çocuğun ağzının kenarlarına dokunarak uyaran verilir. Çünkü beslenme duygusal ve bilişsel uyaranları içeren bir ihtiyaçtır. Açlığın giderilmesi ve doygunluğun tadılması ile mutluluk ve rahatlama birlikte yaşanılır. Çocuğun damar yolu ile beslenmesi acıkma-doyma duygularını öğrenmeden beslenmesine yol açabilir. Bu durumda yeme isteği duymazlar. Normal beslenmeye geçince, açlıkla birlikte rahatsız olma, doyunca rahat mutlu olma duyguları öğretilmelidir. Sevecen ilgi ile ağız çevresine dokunma bunun gelişmesine, ağzı-midesi-doyum-mutluluk-rahatlık-güvende olma duygularını ilişkilendirmesine tanımasına yardımcı olur.

Emme ve yutma yetisine kavuşur kavuşmaz ağızdan beslenmeye geçilmelidir. Erken dönemde emme deneyiminden yoksun kalmış çocuklarda, ileriki yaşlarda, isteksizlik, güdülenme kaybı, amaç edinememe ve zevk alamama gibi psikolojik sorunlar gözlenmiştir.

Ruminasyon Bozukluğu

Besin yutulduktan ve kısmen sindirildikten sonra, tiksinme ya da bulantı gibi bir neden olmaksızın ağza geri getirilir. Çocukta hareketsizlik yanında rahatlama haz alma gözlenir kötü beslenme, gelişme geriliği, susuz kalma, mide bozuklukları zaman içinde gelişebilir. Başlangıç yaşı 3–12 aydır. Erkek çocuklarda kızlardan 5 kat fazladır. Bilinçli ve ya bilinçsiz çocuğu yetiştirmeye hazır olmama, ayrılık, anne ve babanın psikiyatrik, duygusal rahatsızlığı olması risk faktörüdür. Anne bebek ilişkinin bozulmasıyla paraleldir. Bazı tiplerinde ise zekâ geriliği olabilir. Sorun ciddi sürerse gelişme geriliği halsizlik hatta çocuğun kaybı söz konusu olur. Mide çıkışındaki doğuştan aşırı darlık, beyin zedelenmeleri, doğuştan kas hastalıkları, ilaca bağlı bulantı gibi durumlar muayene sırasında ayırt edilir. Tedavide anne çocuk etkileşiminin düzeltilmesi, davranışçı yöntemler, duyarsızlaştırma terapisi yanında sedatif ve antispozmatik ilaçlar kullanılır.

Pika (Toprak yeme)

Besin özelliği olmayan ve yenilebilir olmayan maddeleri ısrarlı olarak yeme davranışı gösterme sorunudur. Çocuklar bazı gelişim dönemlerine özgü olarak her şeyi ağızlarına götürebilir. Tanı koyulabilmesi için 1 aydan fazla bu şekilde davranma ve çocukta zekâ geriliği, otizm, çocukluk şizofrenisi gibi bazı hastalıklar olmaması gerekir.

Pikanın çeşitli türleri vardır en yaygın olanı kum, kil, toprak, kireç, kâğıt, saç, kibrit ucu, ip yemektir. 12–24 aylıkta başlar okul öncesi sonlanır. Kansızlık, demir, çinko, kalsiyum eksikliği ile ilişkilendirilse de tam bir bağlantı bulunamamıştır. Kurşun zehirlenmesi, barsak tıkanması, sindirim sisteminde delinme, enfeksiyonlara neden olabilir. Nadiren acil cerrahi girişin daha çokta aile tedavisi, davranışçı yöntemler kullanılır. Ergenlikte Bulumia nervoza gelişebilir.

Posttravmatik Yeme Bozukluğu

Ağzı hedef alan bir travmanın ardından ve ya tıbbi girişim sonrasında ortaya çıkar. Büyük çocuklarda yeme bozukluğuna, yemekle ilgili yoğun kaygı, boğulma ve tıkanma korkusu, boğulma ve ölüme ilişkin kâbuslar ve panik duyguları eşlik etmektedir.

Ailede benzer tepkilerin varlığı, çocukta anksiyeteye eğilim olması, geçmişte yaşanmış sorunlar hastalığın ciddiyetini ve seyrini etkiler. Yemeye yönelik korkunun duyarsızlaştırılması için terapiye almak, yeme davranışında değişiklikler planlamak, ayrıca oyun tedavisi, aile tedavisi kullanılır. Dirençli olgularda kilo kaybı ve gelişme geriliği başlarsa ilaç tedavisi kullanılır. Annede yaygın anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk gibi bebeğine kötü bir şey olacağı, tıkanacağı korkularının olması uygun gelişim seviyesine paralel beslenme şekline geçişi engelleyecektir. Katı gıda kaşık-çatal kullanımı, yemeğe dokunma elleme engellenmeye çalışabilir. Çocuk kadar annenin de tedavi konusunda ele alınması gerekecektir.

Bebeklerde Aşırı Beslenme

Bebeği gereğinden çok ve bebeğin isteği dışında zorla yedirme şeklinde görülür. Nadirde olsa kliniklere, çocuk çok kustuğu ya da anne çocuk ilişkisi bozulduğu için başvurulur. Burada anne bebeğin her ağlamasını açlığa yormakta ve çocuğunu yeterince büyütüp büyütemediği ile ilgili kaygılar yaşamaktadır. Her soruna yaklaşımı beslemek şeklindedir.

Bebek Anoreksiya Nervozası

Yiyecek reddi, aşırı seçicilik gözlenir.6 ay ile 2 yaş arası ortaya çıkar. Bebeğin isteklerine annenin tutarsız ve uygunsuz yanıtlarının bebekteki ayırt ediciliği ketlediği, ilişkilerinde ikili çatışmaların gözlendiği, karşılıklılığın az olduğu, duygusal yoksunluk yaşandığı ve negatif duygulanımın yoğun olduğu çalışmalarda gösterilmiştir.

Seçici Gıda Reddi

Bebek belirgin şekilde ve sürekli bazı besinleri almayı reddeder. Sık rastlanan bir durumdur. Anoreksia nervoza gelişimi için risk faktörüdür. Davranışçı yöntem kullanılır.

Kolik

Beslenme bozukluğu olmasa da açlık ve beslenme ile ilişkilidir. Doğumu izleyen 2. 3. haftadan itibaren bebek sıklıkla ve ısrarla ağlar. Bağırsak kramplarından acı çeker gibidir. Bacaklarını karnına doğru çeker, kıvranır sürekli ağlar. Anne çocuğun aç olduğunu düşünerek yeniden beslemeye başlar. Kolik tekrarlar, anne-çocuk bir kısır döngü içine girer. Anne gerginleştikçe bebek ağlar, bebek ağladıkça anne daha fazla gerilir. Anne-bebek ilişkisindeki gerilim, belirsizlik, ikircikli duyguların tabloyu arttırıcı ve uzatıcı etkisi vardır.

Çeşitli pozisyonlar, aralıklı emzirme, çeşitli bitki çayları, rezene, barsak düzenleyici-gaz gidericiler halk arasında kullanılsa da pek değişiklik olmaz. Aile bebek ilişkisi ve ailenin bilgilenmesine yönelik tedaviler yararlı bulunmuştur.

Obezite

Bebeğin aşırı kilolu olması yani beklenen normal kilo değerinin % 20 üstüne çıkmasıdır. Genetik yapı ile ilişki kurulsa da daha çok kalori alımı ile ilgilidir. Annenin bebeğin beslenmesine ilişkin kaygıları, bebekten gelen her uyaranın açlık olarak algılanması, çocuğun kilosu normalken bebeğin vücudunu bozuk beden algılaması olarak zayıf görme bozuklukları ile ilişkilidir. Sık ve bol beslenen çocuk açlığı ve tokluğu tanımayıp her sıkıldığı ve ruhsal doyum ihtiyacını yemek yiyerek karşılamaya başlar. Tedavisi güçtür. Annenin durumu kabul edip düzenli ve dengeli beslemeye gönüllü olması gerekir. Uygun egzersiz ve diyet gerekebilir.

Beslenme Bozukluğu

En az 1 aydır kilo kaybı ve kilo alımının uzun süreli durması ve boy uzamasının da etkilendiği durumlarda söz konusudur. Çocukta huzursuzluk, ilgisizlik, içe kapanma, ısrarcı tutturan mızıl mızıl olma davranışları görülebilir. Tablo uzun sürerse gelişme geriliği, zihinsel olgunlukta gecikme gelişebilir. Mutlaka sebebi araştırılmalıdır.

Bu yazıyı paylaş

Yazar

Uzm. Dr. Leyla Benkurt Alkaş

Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi

İstanbul’da 1967 yılında doğan Uzm. Dr. Leyla Alkaş, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1990 senesinde mezun olmuş, ardından 1996 yılında yine İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları bölümündeki uzmanlık eğitimi tamamlayarak uzman doktor olmuştur. Mezuniyetinden itibaren 2006 yılına kadar Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde çalıştıktan sonra, 2006 yılından beridir de Memorial Şişli Hastanesi’nde Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı olarak çalışmaktadır.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


linkedin facebook pinterest youtube rss twitter instagram facebook-blank rss-blank linkedin-blank pinterest youtube twitter instagram