Sevdiklerimize dair her şey...

Hayvanlarla Yaşamak

Hayvanlarla Yaşamak

Çocukların sosyalliğini arttırmak, arkadaşlık kavramını geliştirmek, sevmeyi ve paylaşmayı öğretmek küçük yaşlarda hayvan sevgisini kazandırmakla verilebilir.

Evde hayvan beslemenin çocuğa yararları

Hayvanları, doğayı, canlıları seven bir çocuk daha pozitif, sosyal ve sevgi dolu olacaktır. Evcil hayvanlar çocukların sorumluluk duygusunun gelişmesinde önemli rol oynarlar. Hayvanın beslenmesi, gezdirilmesi gibi görevleri üstlenen çocuk bunların karşılığında hayvanın sevgisini kazanacak, hem sorumluluk üstlenmiş, hem de dostluk nedir öğrenmiş olacaktır. Böylece çocuk; insan ilişkilerinin temeli olan sevmeyi, vermeyi, paylaşmayı ve kendi kendine yetmeyi öğrenir.

Evde beslemesek bile hayvanlara nasıl yaklaşması gerektiğini, onları sevmeyi çocuklara öğretmeliyiz. Psikologlar küçük yaşlarda hayvan sevgisini öğrenen bireylerin ileri yaşlarında insanlara, hayvanlara, yaşlılara karşı daha merhametli olduğunu söylemektedirler.

Bununla beraber, evde bir hayvan beslemenin vereceği haz, sorumluluklarını yerine getirebileceğimizi düşündüğünüz müddetçe çok güzeldir. Evde beslemek üzere bir hayvan almaya karar vermeden önce birçok faktörü gözden geçirmekte fayda vardır. Öncelikli olarak düşünmeniz gereken sorumluluk almaya hazır olup olmadığınızdır, unutmamalısınız ki, evcil hayvanlar özellikle de daha çok bakım isteyen kedi ve köpekler bir çocuk gibi zamanınız alacak ve ilgi isteyecektir. Seyahate çıktığınızda yanınızda götüremiyorsanız problem oluşturabilecek, gün içinde egzersiz için, tuvalet ihtiyacının giderilmesi için dışarı çıkmaya (köpekler için) gereksinim duyacaklardır.

Eve hangi hayvanı alalım?

Yavru köpekler 4-6 haftalık gelişim süresi sonunda annesinden ayrı yaşayabilecek duruma gelir. Bu dönem sonunda yeni arkadaşınızla tanışabileceğiniz yer barınaklar, petshoplar, sokaklar veya annenin yanında gerçekleşir. Bu arkadaşlığı en sağlıklı şekilde sürdürmenin yolu, hayat tarzınıza en uygun yavruyu seçmek olacaktır. Sokak hayvanlarının hala problem olduğu ülkemizde, petshoplardan evcil hayvan almak yanında, hayvan barınaklarından da sevebileceğinizi bir köpek veya kedi edinebilir, böylece evsiz kalmış bu küçük dostlarımızın yaşam haklarına katkıda bulunmuş olabilirsiniz.

Hayvanlarda psikolojik bozukluklardan korunmada dikkat edilecek nokta hayvan alırken korkak ve ezik bir hayvan olmadığından emin olmaktır. İkinci önemli nokta hayvanın sosyalizasyon dönemi olan 3. ve 12. yaşam haftasıdır. Hayvan bu dönemde çevreye adapte olmaya başlar ve adaptasyon yeteneğinin en yüksek olduğu dönemdir. Hayvan bu dönemde duyduğu gürültülere, insanlara ve diğer hayvanlara alışır. Adaptasyon döneminde kafasına yerleştirmediği şeylere karşı ileride korku problemi oluşacaktır. Çünkü vahşi yaşam ”tanımadığın, bilmediğin sesten, canlıdan çekin, tedbirini al” der. Bu nedenle 3. ve 12. yaş haftasının çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Bu dönem iyi değerlendirildikten sonra üzerinde durulması gereken bir başka konu, hayvanda, insanda da mevcut olan ‘egocentrism’in yıkılması konusudur. Bir canlı etrafından aşırı ilgi gördüğünde kendisini dünyanın merkezi zanneder, dolayısıyla kendini herşeyi yapma hakkına sahip görür. Yavru bir köpeğin bunu yapması pek bir sorun olmazken, köpek büyüyüp güçlendiğinde büyük problemler yaratır. Bu sebeple egomerkezciliğin sosyalizasyon döneminde yıkılması gereklidir.

Köpek seçimi

Küçük, orta veya büyük ırk köpek? Uzun ya da kısa tüylü? Tembel veya oyuncu? Bunları arttırmak mümkün. Özellikle evde bebeğiniz olduğu durumlarda birçok faktörü gözden geçirmelisiniz. Evde bir hayvanla büyüyen çocuk mutlu olacaktır ancak önemli noktaları gözden kaçırmamanız, gerekli önlemleri almanız koşuluyla. Genellikle çocuklar 4 yaşına gelene kadar hayvanlarla yalnız kalmaması önerilir. Özellikle küçük bebekler için kedi veya köpek yerine akvaryum içindeki renkli balıklar daha cazip olacaktır. Günümüzde birçok insanın hayvanlara karşı alerjisi olduğundan, bebeğinizin alerjisi olup olmadığından da emin olmalısınız.

Köpek seçiminde cevaplanacak sorulardan bir tanesi de köpeği barındıracağınız yerdir. Bahçeli bir evde yaşıyorsanız aktif ve koruyucu büyük ırk bir köpek uygun olabileceği gibi, küçük bir apartman dairesinde yaşıyorsanız büyük ırk kadar egzersize gerek duymayan küçük ırkları tercih etmelisiniz.

Ayrıca köpeğin bölgenin iklim özelliklerine uygun olup olmadığını araştırmak gerekir. Kuzey iklimine alışık Sibirya kurdunu Akdeniz ikliminin olduğu sıcak bir bölgede beslemek hiç de adil olmayacaktır. Evde küçük bir çocuğunuz varsa onunla iyi iletişim kurabilecek, insana daha yakın bir ırkı tercih etmelisiniz. Uzun tüylü bir ırkın taranması için daha fazla zamana gereksiniminiz olacaktır. Uzun tüylü ırkların kısa tüylü ırklara göre daha fazla tüy dökeceği unutulmamalıdır.

Köpeklerde görülen davranış bozukluklarının birçoğu köpeğin özelliklerinin bilinmemesi sonucu köpeğe karşı yanlış tutumun sonuçlarıdır.

Kediler ise bakımı köpeklere oranla nispeten daha kolay hayvanlardır. Tuvalet sorununu daha çabuk çözebilirler. En büyük problemler; yemek seçiciliği, sürekli sokağa çıkma istekleri ve çiftleşme dönemlerdeki huzursuzluklarıdır.

Tüylü bir kedi veya sevimli bir köpek çocukların arkadaşı olabilir, ancak bu hayvanların oyuncak olmadığı çocuklara öğretilmelidir. Eve bir hayvan almaya karar verdiğinde anne babalar evdeki çocuğu buna hazırlamalıdır. Çocuklar hayvanları oyuncak zannedip kuyruğunu çekebilir veya hayvanın hoşlanmayacağı hareketleri yapabilirler. Bunun sonucunda korkan veya sinirlenen hayvan da tepki gösterecek, savunmaya geçecektir. Bu nedenle çocukları korkutmadan ve sıkmadan nasıl davranmaları gerektiği öğretilmelidir.

Sağlıklı ve aşıları yapılmış kedi ve köpekler çocuklara hastalık bulaştırmaz. Hayvanlara pişmemiş etler verilmemeli, aşıları düzenli olarak yapılmalıdır. Sokakta bulduğunuz hayvanları mutlaka veteriner kontrolüne götürmeli, parazit tedavisinden sonra aşılarına başlamalısınız.

Ebru Özgüz
Veteriner Hekim

Bu yazıyı paylaş

Yazar

Uzm. Dr. Erdem Uzunoğlu

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı

1992 senesinde temel tıp eğitimimi İstanbul Tıp Fakültesi’nde (Çapa) tamamladıktan sonra Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı’nı kazanarak 1997’de ihtisasımı tamamladım. 1997-1999 yılları arasında İstanbul Harp Akademileri’ndeki askerlik vazifemi tamamladığımdan beri Pediatri Uzmanı olarak çalışmaktayım. 2008 senesinden beridir de İstanbul Pediatri Merkezi‘nde hasta kabul ediyorum.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


linkedin facebook pinterest youtube rss twitter instagram facebook-blank rss-blank linkedin-blank pinterest youtube twitter instagram